Şampiyonlar Ligi hasretine 7 yılın ardından son verecek olan Beşiktaş, bu maçtan üç gün önceki Karabükspor karşılaşmasına rotasyonlu bir kadro ile çıktı.
Gerçi Beşiktaş, geçen sene sıkıntısını çektiği kadro derinliğini bu sene çok kaliteli bir şekilde halledince ortaya pek de rotasyon gibi durmayan bir ilk onbir çıktı. Önceki haftalarda oynayan oyunculardan sadece Marcelo, Tosic, Tolgay, Olcay ve Cenk'i sahaya sürdü. Takımın en yetenekli oyuncularından Quaresma ve yıllardır takımın vazgeçilmezlerinden olan Atiba, milli takım dönüşü olduğundan ve sıradaki maç Benfica ile deplasmanda olacağından ilk onsekize bile alınmadı. Ayrıca geçen haftalarda oynayan beş oyuncunun dışındaki altılının beşi yeni transfer, diğeri de iki sezondur kiralık gönderilen Ömer Şişmanoğlu idi. . Tüm bunlara rağmen Beşiktaş maça iyi ve baskılı başladı. Sahadaki oyuncular birbirine fazla alışık olmasa da, Beşiktaş sahada yaptığı pres, İnler-Tolgay göbeğinin dinamizmi ile defansif bir kurguyla çıkan, disiplinli oyun anlayışına sahip Karabük'ü özellikle ilk otuz dakikada oldukça zorladı. Karabük'ün oyun planı; Beşiktaş'ın oyun planında çok kritik olan orta sahayı üç oyuncu ile kalabalık tutmak, faullerle oyunu soğutmak, savunmada boşluk vermemek ve ilerideki hızlı oyuncularıyla kontra ile golü bulmaktı. Geçen seneki Beşiktaş olsa bu plan çok güzel işleyebilirdi ancak geçen seneye göre çok farklı olan bir şey vardı, o da bekler. Dün gece Beşiktaş'ın kanat oyuncuları mükemmel oynamadı: Olcay kötü bir maç oynadı -ki sezona iyi başladı ancak sezon boyunca performansı çok dalgalanan bir oyuncu Olcay-, Ömer de kanat forvet olmaya pek alışık olmasa da iyi bir oyun sergiledi. Kanat oyuncuları bu kadar iyi değilken geçen seneki Beşiktaş, orta saha da kalabalıklaşınca zorlanırdı ancak beklerde Caner ve Gökhan gibi saha kenarlarını koridor yapabilen iki oyuncu olunca işin rengi değişti. Beşiktaş kurduğu baskıyla oyunun mutlak hakimi olsa da ilk yirmi dakikada golü bulamadı. Tüm bu hücum oyunu meyvesini vermiyordu ki Beşiktaş, yine geçen seneki eksikliğinden dolayı alışık olmadığı bir gol buldu: Caner'in ortası ve gol. İsmail ve Beck geçen sene ligde toplamda üç asist yaparken, Caner ilk maçında asisti buldu. Gökhan, Caner kadar etkili ortalar açamasa da onun da Caner gibi ileriye çıkışları bu sene Beşiktaş için büyük artı olacak. Geçen seneyi hatırlarsak, rakip orta sahada kalabalık, dirençli ve sert olduğunda, sık sık faullerle durdurulduğunda Beşiktaş'ın oyun planı bozuluyor, kanatlardan da bir şey çıkmayınca, elde hiçbir oyun planı kalmıyordu. Bu sene Beşiktaş hem Caner, hem Gökhan, hem de Adriano ile bu sorunun üstesinden gelebilir. Bunun dışında bu sefer ikinci gole etki eden ufak bir detay var, o da Beşiktaş'ın kalecinin oyunu başlatmasıyla hızlıca atağa çıkması. İkinci golde her ne kadar Dany'nin defansta aksaması olsa da Fabri'nin ileriye gönderdiği top, Talisca'nın topu kafayla arkaya oynaması ve Ömer'in hatadan yararlanıp şık vuruşu da geçen sene Beşiktaş adına fazla gördüğümüz bir gol değil. Maçta kendisine fazla bir iş düşmese de, Fabri topu oyuna dağıtışı ve topu ayağı ile oynarkenki soğuk kanlılığı ile fark yarattı denebilir.
Gerçi Beşiktaş, geçen sene sıkıntısını çektiği kadro derinliğini bu sene çok kaliteli bir şekilde halledince ortaya pek de rotasyon gibi durmayan bir ilk onbir çıktı. Önceki haftalarda oynayan oyunculardan sadece Marcelo, Tosic, Tolgay, Olcay ve Cenk'i sahaya sürdü. Takımın en yetenekli oyuncularından Quaresma ve yıllardır takımın vazgeçilmezlerinden olan Atiba, milli takım dönüşü olduğundan ve sıradaki maç Benfica ile deplasmanda olacağından ilk onsekize bile alınmadı. Ayrıca geçen haftalarda oynayan beş oyuncunun dışındaki altılının beşi yeni transfer, diğeri de iki sezondur kiralık gönderilen Ömer Şişmanoğlu idi. . Tüm bunlara rağmen Beşiktaş maça iyi ve baskılı başladı. Sahadaki oyuncular birbirine fazla alışık olmasa da, Beşiktaş sahada yaptığı pres, İnler-Tolgay göbeğinin dinamizmi ile defansif bir kurguyla çıkan, disiplinli oyun anlayışına sahip Karabük'ü özellikle ilk otuz dakikada oldukça zorladı. Karabük'ün oyun planı; Beşiktaş'ın oyun planında çok kritik olan orta sahayı üç oyuncu ile kalabalık tutmak, faullerle oyunu soğutmak, savunmada boşluk vermemek ve ilerideki hızlı oyuncularıyla kontra ile golü bulmaktı. Geçen seneki Beşiktaş olsa bu plan çok güzel işleyebilirdi ancak geçen seneye göre çok farklı olan bir şey vardı, o da bekler. Dün gece Beşiktaş'ın kanat oyuncuları mükemmel oynamadı: Olcay kötü bir maç oynadı -ki sezona iyi başladı ancak sezon boyunca performansı çok dalgalanan bir oyuncu Olcay-, Ömer de kanat forvet olmaya pek alışık olmasa da iyi bir oyun sergiledi. Kanat oyuncuları bu kadar iyi değilken geçen seneki Beşiktaş, orta saha da kalabalıklaşınca zorlanırdı ancak beklerde Caner ve Gökhan gibi saha kenarlarını koridor yapabilen iki oyuncu olunca işin rengi değişti. Beşiktaş kurduğu baskıyla oyunun mutlak hakimi olsa da ilk yirmi dakikada golü bulamadı. Tüm bu hücum oyunu meyvesini vermiyordu ki Beşiktaş, yine geçen seneki eksikliğinden dolayı alışık olmadığı bir gol buldu: Caner'in ortası ve gol. İsmail ve Beck geçen sene ligde toplamda üç asist yaparken, Caner ilk maçında asisti buldu. Gökhan, Caner kadar etkili ortalar açamasa da onun da Caner gibi ileriye çıkışları bu sene Beşiktaş için büyük artı olacak. Geçen seneyi hatırlarsak, rakip orta sahada kalabalık, dirençli ve sert olduğunda, sık sık faullerle durdurulduğunda Beşiktaş'ın oyun planı bozuluyor, kanatlardan da bir şey çıkmayınca, elde hiçbir oyun planı kalmıyordu. Bu sene Beşiktaş hem Caner, hem Gökhan, hem de Adriano ile bu sorunun üstesinden gelebilir. Bunun dışında bu sefer ikinci gole etki eden ufak bir detay var, o da Beşiktaş'ın kalecinin oyunu başlatmasıyla hızlıca atağa çıkması. İkinci golde her ne kadar Dany'nin defansta aksaması olsa da Fabri'nin ileriye gönderdiği top, Talisca'nın topu kafayla arkaya oynaması ve Ömer'in hatadan yararlanıp şık vuruşu da geçen sene Beşiktaş adına fazla gördüğümüz bir gol değil. Maçta kendisine fazla bir iş düşmese de, Fabri topu oyuna dağıtışı ve topu ayağı ile oynarkenki soğuk kanlılığı ile fark yarattı denebilir.
Beşiktaş ilk otuz dakikada harika oynayıp, oyunun tek hakimi olsa da ilk yarının son anlarında bu üstünlüğü kaybetti, hatta oyundan düştü, o baskıyı kaybetti. Bunun nedeni defansif hatalardan çok takımın yaşadığı zihinsel bir sorun. Beşiktaş, farkı açtığı an oyundan düşüyor, hatta oyun hakimiyetini, skorda eşitlik olduğu anlara göre daha fazla kaybediyor. Eğer büyük bir takım değilseniz bu futbol için normal bir durum ancak Beşiktaş gibi takımlar için o durumlarda topu alıp, sakin bir şekilde top çevirmek, rakibin tabelada geride olmasından yararlanıp yaptığı presle onları yorarken, oluşacak boşlukta golü bulmaktır. Ancak Beşiktaş sanki rakip tekrardan eşitliği yakalayamacak gibi zaman zaman oyundan kopuyor. İlk yarının sonlarında koptu ve bir gol daha atıp, maçı koparabileekken bunu yapamadı. Takımını hem disiplin hem de mental olarak üst bir seviyeye taşıyan Tudor da takımının maçtan kopmamasını sağladı. İkinci devrenin hemen başında bulduğu golle hem Karabük umutlandı, hem Beşiktaş afalladı. Bu golün üstüne Karabük daha fazla fırsat bulmaya başladı. Zaten ilk yarıda bariz üstün olduğu anlarda bile Beşiktaş, bireysel hatalardan dolayı kalesinde birkaç gol pozisyonu gördü. Sanırım Rhodolfo dönüp, orayı toparlayana kadar stoper sorunu devam edecek. Çünkü Rhodolfo sadece kendi performansını değil, takım arkadaşını da toparlayabilen bir isim. Bir de stoper ikilisinin önündeki orta saha ikilisi henüz tam hazır değiller, ayrıca çift yönlü oyuncular olsalar da hücum yanları daha iyi. Fizik olarak hazır olmadıklarından yaptıkları etkili pres, hücuma katkıları onları yordu ve geriye dönüşleri yapamadılar. Durum böyle olunca Karabük'ün etkili ismi Poko ve Ceyhun, orta alanı iyi kullandı ve orta alan Karabük adına çabukça geçilmeye başlandı. Yani Beşiktaş geride takımı toparlayacak birisini, orta sahadaki varlığıyla, geriye dönüşleriyle takımın yükünü hafifletecek birisini yani Atiba'yı aradı.
Şenol Güneş de, orta alanı daha sağlam yapabilmek için dün pek de bekleneni veremeyen Talisca'yı çıkardı ve orta alanı bir nevi üçledi. Bunun yanı sıra kötü performans sergileyen Olcay'ın yerine Ömer'i çıkardı ve Adriano oyuna girdi. Performans olarak mantıklı bulunamayabilecek bir fikir ancak Olcay ileride kötü oynasa bile defansa yaptığı katkı ile rakibi zorlayan, rahat hücum etmemesini sağlayan bir isim. Şenol Güneş de sol tarafta arkaya Adriano, öne Caner'i alıp, sağ tarafı Olcay ile güçlendirdi defansif anlamda. Bu hamleler de karşılığını verince Beşiktaş tekrardan -ilk otuz dakikadaki kadar olmasa da- oyun üstünlüğünü ele aldı ve devamında da Dany'nin bir başka hatası ile penaltıdan golü buldu. Dany'nin bu yaptığı "karma" mıdır bilinmez ancak dün gece yaptığı hatalarla Beşiktaş'ın ekmeğine yağ sürdüğü kesin! Karabükspor, ikili stoper sisteminde Dany yerine daha az hata ile oynayabilecek birisini oraya monte edebilirse, Karabük gerçekten de bu sene yenilmesi zor takımlardan birisi olabilir. Igor Tudor'un elindeki malzeme sınırlı olsa da takımı disiplin olarak şimdiden harika bir seviyeye getirmiş. Beşiktaş ise bu sene bu kadro derinliği ve maç temposu ile sık sık rotasyona gidecek, bu belli. Stoper konusunda nitelik derinlik ne kadar var bunu Rhodolfo'nun dönüşü gösterecek. Bunun yanı sıra Tolgay, İnler, Gökhan, Caner maç eksikliklerine rağmen takımın en iyilerindendiler. Fiziksel olarak hazır olduklarında Beşiktaş'ta her bölgede büyük bir forma savaşı olacak.
Resimler Beşiktaş Twitter sayfasından alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder