Galatasaray'a yenildikten sonra liderliği kaptıran Beşiktaş zorlu Gençlerbirliği deplasmanının ardından bir kez daha Ankara'daydı, bu sefer ev sahibi olarak. Her ne kadar ne Olimpiyat, ne Konya Stadı ne de Osmanlıspor'un stadı Beşiktaş'a gerçek bir ev olamasa da ev gibi hissettirdi.
Daha önce Konya ve Ankara'da olduğu gibi bugün de tribünler oldukça doluydu, ki passolig saçmalığı yüzünden bu fazla göremediğimiz olayı yurt dışında veya kupa maçlarında gördüğümüzde şaşırıyoruz, aslında futbolun doğasında olan normal bir olay bu. Stada değinmişken zemine değinmeden olmaz. Osmanlı Stadı'nda gerek seyirci desteği, gerek zeminin güzelliği Beşiktaş'ın oldukça işine yaradı. Bu maçlar Vodafone Arena'nın bir nevi demosu diyebiliriz.
Maça gelirsek Beşiktaş maça baskılı ve istekli başladı. Takip ettiği Fenerbahçe'nin kayıpsız geçtiği haftada kazanmak için gereken baskı maçın başından itibaren başladı. İleride başlayan pres orta sahada Veli ve Oğuzhan devam etti. Baskıyı sürdüren ve üst üste atak geliştiren Beşiktaş Mersin savunmasını geçemedi. Baskı sürerken hücum oyuncuları değişken oynadı. Olcay ve Gökhan kanat değiştirirken Sosa kanat orijinli bir oyuncu olarak kanatlara yöneldi, bu da Mersin savunmasının dengesini zaman zaman bozdu. Ba geriye gelip tek paslar yaparak oyunu açtı, rahatlattı.Bu süreç içerisinde de hakem oldukça net iki penaltıyı es geçti, birisi tam gözünün önünde oldu. Geçen hafta penaltı beklentisinden sonra tepki veren takım bu hafta da tepki verdi ve penaltı bekledi, hakeme doğru takım olarak gittiler, bu gözden kaçmaması gereken ufak bir ayrıntı. Beşiktaş'ın etkili yaptığı baskı golü getiren faktör oldu. Sosa'nın baskısıyla topu acele şekilde ileriye oynayan Mitrovic'in boşa giden pasını alan Serdar ile gelişen atakta golü buldu Beşiktaş. Goldeki baskı ve ön tarafın hızlı bir şekilde atak geliştirebilmesi Beşiktaş'ın en önemli silahlarından birisi. İleride oynayan dörtlünün hepsi (Ba,Sosa,Töre,Olcay) baskı yapıp rakibi bunaltıyor ve hataya sürüklüyor. Aralarındaki uyum ise daha ilk sezonları olmasına rağmen etkileyici, özellikle Sosa-Töre-Ba üçlüsünün uyumu oyun tekniklerinin ve zekalarının gelişmiş olmasından kaynaklanıyor.
Golden bir süre sonra kontrolü kaybeden Beşiktaş top kontrolünü kaybetti. Mersin ilk yarının yaklaşık son 10 dakikasını kontrolü altında tutmayı başardı. Nakoulma ve Welliton ile zaman zaman etkili gelen Mersin, Nakoulma'nın darbe almasından sonra duruldu. İkinci yarıda bu baskı sürmedi. Beşiktaş oyunu kontrolü altına aldı. İkinci yarı Serdar bindirmelerini sıklaştırdı, bugün etkili olamayan Gökhan'a yardım etti, tam bunlardan birinde yine net bir penaltı çalınmadı. Serdar üstündeki baskıyı attıktan sonra rahatladı ve bu sene iyi performans sergiliyor, her maç daha da iyi oluyor. Opare'nin gelmesi ile rekabet artacağı için performansının daha da artacağını söylemek yanlış olmaz. Aynısı Oğuzhan için de geçerli. Yenilen golde ise bir kez daha Motta'nın "dengesizliği" söz konusu. Geçen sene iyi bir performans gösteren, bu sene ise vasatı zaman zaman geçen Motta'nın en büyük sorunu dengesiz performansı. Ya çok iyi ya çok kötü oluyor. İyi olduğu maçta bile bir hata yapıp gol yemek mümkün. Riskli bir yerde topu uzaklaştırmayıp ayağında tutunca topu kaybetti ve gole neden oldu, her ne kadar top çıksa da.
Bu gole ise yine ön tarafın uyumu ile çabuk cevap verildi. Olcay yine iyi başladığı sezonda performansını düşürmüştü, son bir kaç maçta tekrar yükselişe geçti, attığı şık ara pasında top kaleciden dönse de bir nevi "ilahi adalet" ile top kaleye girdi. Ayrıca yenilen golden sonra takımın kısa sürede cevap vermesi oldukça önemli. Takım gol yiyince, geriye düşünce moralmen çökmüyor, savaşıyor, tepki verip geri dönüyor. Bunun en büyük örneği Erciyes maçındaydı. Son dakikalarda ise olası doldur boşaltlara karşı Atınç'ı aldı Bilic. Son dakikalar fazla sıkıntılı geçmedi, gerek Nakoulma'nın sakatlanıp çıkması gerek Mersin'in kadrosunun yaşlı olması nedeniyle yorulmasından dolayı Beşiktaş son dakikalarda. kalesinde fazla tehlike yaşamadı.
Oyuncu performanslarına gelirsek savunmanın sol tarafı fazla güven vermiyor. Gerek Ersan, gerek Motta zaman zaman anlaşılamayacak hatalara neden olup tehlikeye, hatta gole sebep olabiliyorlar. Sol bekte bu sene Motta ile idare edilebilir ama sene sonu takviye gerek. Ersan'ın ise alternatifi olduğundan performansının daha da düşmesi durumunda yedek kalacağı bir gerçek. Atiba'nın yokluğunda Veli'ye iyi bir partner olan, pas alışverişini iyi yaptı bugün, bu seneki kötü görüntüsünün aksine iyi oynadı. Oğuzhan bugün iyi oynasa da hala topun ortadan ileriye taşınması sorunu zaman zaman ortaya çıkıyor, Tolgay topu orta alanda alıp ileriye taşıyabilen, hatta bu driplinglerin ardından etkili paslar atabilen bir oyuncu. Oğuzhan yedek kalmamak için performansını daha da yükseltecektir. Kısacası forma rekabetinin bereketidir bu. Töre ise bu sezon oynadığı en kötü maçlardan birini oynadı, özellikle ikinci yarıda. Ancak belli dönemlerde bunun olması oldukça normal.
Son olarak yine berbat bir hakem yönetimine rağmen kazanmak en önemlisiydi. Hatalara rağmen, eksikliklere rağmen, bir stadın olmamasına rağmen Beşiktaş sağlam bir şekilde ilerliyor. Yapılan takviyelerden sonra takımın daha iyi olacağına şüphe yok. Biraz zorda olsa bu hafta 3 puan almak önemliydi. Galatasaray'ın puan kaybetmesi ile hem puan farkı açıldı, hem Fenerbahçe ile olan puan farkı korundu. Haftaya oynanacak Trabzonspor-Fenerbahçe derbisini düşünürsek Beşiktaş haftaya kazanması halinde liderliği geri alabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder