Dünya Kupası'nda ilk finalist bugün gerçekleşecek Fransa-Belçika maçı ile belli olacak. Fransa yakaladığı bu muazzam jenerasyon ile ikinci Dünya Kupası şampiyonluğuna bir adım daha yaklaşmak isterken, rakibi gibi bir altın jenerasyon yakalayan Belçika da tarihinde ilk kez finale çıkmayı hedefliyor.
Fransa kadrosunun vaat ettiği oyunu oynamıyor, hatta yanına bile yaklaşmıyor. Bana göre bu Fransa'yı sempatiklikten uzak kılan bir kadro. Euro 2016 finaline uzanırken de Deschamps aynı yolu izlemişti ancak finalde en önemli oyuncusunu sakatlığa kurban veren Portekiz'e karşı evinde kazanamayınca yalnızca ikinci olabilmişti. Normal süre bitmeden Giroud'un vuruşu direkte patlamasa tarih farklı olabilirdi ancak biz yaşananlar üzerine konuşuyoruz. Yine de Deschamps, kendisini Euro 2016 finaline taşıyan formülden vazgeçecek gibi görünmüyor: Ne yaparsan yap yenilme ve garanti bir oyun oyna. Fransa'nın amacı elindeki muazzam hücumcularla rakibini boğmak, golleri sıralamak değil. Hedefleri gol yememek. Zaten Euro 2016'da da yalnızca çeyrek finaldeki İzlanda maçında tatmin edici bir performans sergilemişlerdi. Savunmayı ön plana alan Deschamps'ın sağ bekte stoper orijinli Benjamin Pavard, sol bekte de defansif bir bek olan Lucas Hernandez'i tercih etmesinin sebebi bu. Sağ bekin diğer alternatifi Djibril Sidibe savunmada defoları olan bir oyuncu, Manchester Cityli sol bek Mendy de geçirdiği uzun sakatlığın ardından tam olarak form tutmadı.
Orta sahaya baktığımızda bu garanticiliği yine görüyoruz. Aslında bir çift yönlü orta saha olan Pogba, bu turnuvada Kante ile birlikte çapa görevi görüyor. Pogba'nın burada amacı takımın eksikliği olan yaratıcılığı sağlamak ve hücuma katkı yapmak değil, fiziği ve enerjisiyle savunmaya yardım edebilmek. Bu da onun tıpkı Manchester United'da olduğu gibi maksimum performansı vermesini engelliyor. Yanında oynayan N'Golo Kante ise bitmek bilmeyen enerjisi ve kaptığı toplarla takıma yardımcı oluyor. Sol açıkta ise orta saha oyuncuları tercih eden Deschamps, onları biraz daha içeride oynatarak orta sahayı bir nevi üçlüyor ve ikili orta sahada zorlanan Pogba'ya biraz rahatlık vermeye çalışıyor. Sarı kart cezasını tamamlayan Matuidi, bu maçta sol açıkta görev alacaktır.
En iyi savunma, savunmadır. Hücum nedir bilmem.
Griezmann ise forvet arkası oynarken, yaptığı koşularla zaman zaman forveti ikiliyor ve Giroud'nun duvar olduğu topları alıyor. 19 yaşındaki yıldız Kylian Mbappe ise sağ kanattan yaptığı topsuz koşularda ya rakip savunmanın dengesini bozuyor ya da kendisine atılan toplarla tehlike yaratıyor.
Fransa'da cezalı oyuncu bulunmuyor. Ancak maç öncesi yapılan antrenmana Mbappe katılmadı, Pavard ve Kante de takımdan ayrı çalıştı. Bu oyuncuların durumu tam olarak bilinmezken, üçünün de eksikliği büyük fark yaratacaktır. Mbappe takımın şu ana dek en önemli hücum silahıyken, Pavard Deschamps'ın planında önemli bir yer ediniyor. Çünkü savunmayı sağlam tutuyor, hatta bu turnuvada yaptığı hücum katkısı da oldukça iyi. Kante ise zaten orta sahanın kalbi ve ciğeri. Dört akciğeri olduğu iddia edilen Chelseali oyuncunun yokluğu, Fransa'nın orta sahada kontrolü kaybetmesine neden olabilir. Özellikle de Belçika teknik direktörü Roberto Martinez, orta saha için uygun planı bulmuşken. Yine de Deschamps basın toplantısında "Kimse sakat değil ancak bazı oyuncularımızı tedbir amaçlı dinlendirdik. Yarın herkes iyi durumda olacaktır" dedi. Bir sürpriz olur mu, onu kadrolar açıklandığında göreceğiz.
Fransa'nın kazandığı tek Dünya Kupası'nı öpen Henry, bugün rakibin teknik ekibinde
Roberto Martinez, Wigan'dan beri 3-4-3'ten ve pas oyunundan fazla vazgeçmeyen bir teknik direktör. Dünya Kupası'nda da bundan vazgeçmemişti, ta ki Japonya maçı yaşanana kadar. Fena bir kadroya sahip olmayan ancak Belçika'ya göre oldukça zayıf kalan Japonlar, savunma arkalarına - özellikle Belçika'nın soluna - yaptıkları topsuz koşularla büyük tehlike yaratmış ve 2-0 öne geçmişti. Daha sonra Martinez mantıklı hamlelerle - biraz da Japonya kalecisinin hataları ve son dakikadaki savunma düzensizliğiyle - golü bulup üst tura çıkmıştı. Çeyrek finalde aynı taktikle çıkarlarsa Belçika'nın kadrosuna rağmen bir hezimete uğrayacağı düşünülüyordu. Martinez'in de dörtlüye dönmesi pek beklenmiyordu. Çünkü hem elinde bunu uygulayabilecek sağ ve sol bek yok, hem de dörtlüyü tercih eden bir antrenör değil.
Ancak kanatlardaki savunma problemlerinin yanı sıra - sağ ve sol kanat bek Meunier ve Carrasco bu iş için hiç uygun değil - Napoli'de sahte dokuz olarak yükseliş yakalayan Mertens'in sağ açıkta etkisiz olması, takımın en yaratıcı oyuncusu Kevin de Bruyne'ye ikili orta sahada fazla yük bindiğinden hücuma yeterince katılamaması ve orta sahada da boşluklar bırakmasından ötürü Martinez çeyrek finalde dörtlüye, 4-3-3, döndü. Mantıklı bir hamleydi çünkü solda Neymar ve Marcelo - hatta Coutinho da orta sahanın solunda - sağda Willian ile Brezilya, Japonya'nın kanatlarda oluşturduğu tehlikelerden çok daha etkililerini yaratabilirdi. Ancak sağ bekte Meunier, sol bekte de stoper olan Vertonghen oynadı. Zaten Meunier de 1.90 boyuyla bir sağ bekten çok aslında bir stoper. Kanat bek olarak kullanması gereken 60 metrelik koridorda hız handikapından ötürü zorlanıyordu.
"Dörtlü oynatmaz diyormuşsunuz, oynattım!"
Belçika dörtlüye dönünce Brezilya kanatları yeterince kullanamadı. Topu da rakibine bırakarak top üstünlüğünü verdi ancak akıllı oyunu ve hızlı kontralarıyla ilk yarıda oyun üstünlüğünü bariz bir şekilde kurdu, devre de 2-0 bitti. Bunda orta sahada üçlüye dönmesinin de payı var. Witsel en geride, Fellaini onun yanında defansif olarak oynadı ancak kornerlerde tehlike yarattı. Witsel ve Fellaini, ceza sahası önünde durarak rakibin buradaki tehdidine engel olmayı denedi ve başarılı da oldular. Üçüncü orta saha ise düşündüğünüz gibi KDB değil, Chadli oldu. De Bruyne ise sahte forvet gibi oynarken geriye gelerek bir nevi oyun kurucu oldu. Açıkta oynayan Hazard ve Lukaku da içeriye doğru koşularıyla forveti ikiledi ve KDB'nin pasları için koşu yaptılar. Ancak ikinci yarıda çok fazla çekildiler. Martinez de bu sefer değişiklik yapmakta geç kaldı, hatta ilk değişikliğiyle savunma beşliye döndü.
Yine de Belçika maça çıktığı doğru ve akıllıca plan ile turu geçti. Bugün de dörtlü ile çıkmalarını bekliyorum çünkü her ne kadar soldan Matuidi hücumda pek etkili olamayacak olsa da, sağda oynayan Mbappe, üçlü oynamaları durumunda Belçika savunmasını paramparça edebilir. Taktiğinin başarılı olması, KDB'nin de bu sistemle sonunda uygun bir role oturması Martinez'i memnun etmiştir. Ayrıca Witsel ve Fellaini'nin orta sahadaki defansif katkısı da çok önemli. Fransa, set oyunundan çok bireysel yeteneklerle, driblinglerle ya da Giroud'un pas istasyonu olması/hava topu indirmesi ile hücum bulabilen bir takım. Witsel ve Fellaini oynarsa Giroud bu konuda zorlanabilir ve onun istasyonlarını onun pas atacağı yerleri tutarak engelleyebilirler. Aynı zamanda Hazard-De Bruyne-Lukaku üçlüsü geçen maçta mükemmel işledi. Fransa'nın kaliteli savunmasını bu şekilde geçmeleri mümkün.
Yarı finaldeki iki maçta tek cezalı oyuncu olduğunu öğrenen Meunier
Ancak Belçika için iki sorun daha var. Birincisi Thomas Meunier'in bu maçta cezalı olması. Buraya büyük ihtimalle Vermaelen/Alderweireld ikisinden birisini çekecektir. Boyata ya da Dendoncker'e görev vermesi zor görünüyor. Diğer bir sorun ise Mbappe. Fransa'nın sağında oynayan Mbappe, Belçika'nın başını soldan bir hayli ağrıtabilir çünkü burada bir stoper olan Vertonghen oynuyor ve Mbappe'ye göre hayli yavaş bir oyuncu. Fransa'nın ana hücum planı da buradan işleyebilir. Yine de orta sahada yine Chadli'ye görev verirse, WBAlı oyuncu enerjisi ile Mbappe'yi bir nebze de olsun durdurma potansiyeline sahip.
Maçta son bir sorun var. Top kimde olacak? Fransa'da kaliteli oyuncular olsa da pas oyunu tercih etmiyorlar, zaten etseler Adrien Rabiot kadroda olurdu. Oynadıkları beş maçın üçünde topa daha fazla sahip olurken, Peru ve Arjantin maçında rakip topa daha fazla sahip oldu. Zaten oynadıkları tek tatmin edici ve etkileyici maç da Arjantin maçı. Hızlı kontralara çıkabildikleri bu maçta Arjantin filelerine dört gol atmışlardı. Belçika, hem Arjantin kadar dağınık bir takım değil, hem orta sahasını geçmek zor, hem de savunması korkunç değil, hatta iyi. Ancak beklerde dediğimiz gibi sıkıntılar var. Belçika ise Brezilya maçına kadar topa sahip olma isteğindeyken, turnuvadaki en iyi performansını bu maçta göstermiş ve topu rakibine bırakmıştı. Şimdi top kimde olacak? İki takım da pas oyununda istenen seviyede değil, zaten Fransa bunu tercih etmiyor. Topla daha az oynayan takımın kazanabilme olasılığı daha yüksek çünkü iki takım da hızlı gelişen ataklarda daha etkili. Topla az oynama ve topu rakibine bırakma maçta belirleyici bir faktör olacaktır.
çok güzel bi yazı soluksuz okudum
YanıtlaSil