Şampiyonlar Ligi grup aşamasında rekabetin olmadığı konusunda hala ısrar eden birçok kişi var. Ancak bir takım, bu sene beklenmedik bir şekilde turnuvaya damga vurarak onların bu dar düşüncesini haksız çıkardı. Kara Kartallar, Avrupa'nın güçlü ekipleri arasından yükselen tek ekip.
Son iki sezondur Süper Lig şampiyonu olan Beşiktaş, Salı günü Porto ile berabere kalıp tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi grubundan çıktı.
Geçen sezon aynı başarıyı kötü bir şekilde kaçırdılar, gruptaki son maçta Dinamo Kiev'e 6-0 kaybettiler. Ancak bir yıldan kısa sürede, büyük maçların başarısız takımı algısını yıkıp Avrupa'da harika bir takıma dönüştüler.
Nisan 2016'da açılan ancak Avrupa futbolunda yerini şimdiden edinen fevkalade Vodafone Park'ta da durum her zaman böyle olmalı.
1947'den yıkıldığı 2013'e kadar BJK'nin yuvası olan İnönü'nün yerine inşa edilen Vodafone Park, İnönü'nün atmosferini kaybetmemiş. Üstelik hem Dolmabahçe'ye hem de Boğaz'a komşu.
Beşiktaş şu sıralar oldukça moda; kulübün görkemli stadı ve tecrübeli teknik direktör Şenol Güneş önderliğinde başarıya koşan heyecan verici takım bunda paya sahip.
Bunda kulübün uluslararası ününün artmasının da payı var. Pepe ve Alvaro Negredo gibi transferlerden sonra sosyal medyadan yapılan 'Come to Beşiktaş' videoları geçen yaz çok konuşuldu. Hatta Cristiano Ronaldo'nun Instagram yayınlarından birisinde Portekizli yıldızın karşısına çıktı!
Bugün Türk futbolundan birkaç taraflı izleyici, Beşiktaş'ın ülkenin en iyi takımı olmasını konuşacak. Son şampiyon Süper Lig'de Galatasaray ve Başakşehir'in dört puan gerisinde, Şampiyonlar Ligi onları etkilemiş olmalı.
Ancak İstanbul'daki rakipleri Galatasaray ve Fenerbahçe'nin gölgesinden çıkmak zor oldu. Birkaç yıl önce bu boş bir hayaldi.
Bu başarının temelleri, Premier Lig'den kısa bir süre önce ayrılan bir teknik direktör tarafından atıldı. UEFA, şike iddialarından ötürü Beşiktaş'ı Avrupa Ligi'nden men ettikten bir gün sonra, 26 Haziran 2013, Beşiktaş'ın yeni teknik direktörü Slaven Bilic oldu.
Kolay bir görev değildi. Beşiktaş en son 2009'da şampiyon olmuştu. Bilic, 2010 yazında Bernd Schuster takımın başına geçtikten sonraki yedinci teknik direktördü.
Bilic'in yurt içindeki tek görevi, kulübün istikrarlı bir şekilde para kazanmasıydı. Son şampiyon Galatasaray'da Didier Drogba, Wesley Sneijder ve Felipe Melo gibi isimler varken, boğazın karşı kıyısındaki Fenerbahçe'de Bruno Alves, Raul Meireles ve Dirk Kuyt vardı. Yeni teknik direktörün görevi ise maaşları düzenlemekti.
Slaven Bilic'in Beşiktaş'taki iki yılı kupasız geçse de geleceğin temelleri atıldı
"Finansal kısıtlamaların tek nedeni Avrupa'dan men edilmek değildi" diyor beIN Sports muhabiri ve sunucusu Engin Kehale "yönetim ve bu değişimi tetikleyen başkan Fikret Orman da bu değişiklikleri destekledi."
"Joan Laporta'nın, Ferran Soriano ve Txiki Begiristain ile Barcelona'da yaptığına benziyor - sıkı bir kemer sıkma politikası, ardından da sıkı bir gelir elde etme politikası."
Orman bundan bir yıl önce, 2012'de, başkan seçildi ve yalnızca paranın olmadığı bir enkaz buldu. Orman, takımı yeniden kuracak kararlılığı ve stadyumun yıkılıp inşa edildiği bu değişim sürecinde taraftarları etkileyebilecek karakteri Bilic'te buldu.
"Beşiktaş taraftarları için ilk görüşte aşktı" diyor Kehale. "Sanki Beşiktaş tribünlerinden seçilmiş birisi takımı yönetiyordu. Takım Bilic'in özelliklerini yansıtıyordu -heyecan verici, organize ve isyankar." Onun yönetiminde Kara Kartallar üst üste iki kez üçüncü oldu.
Son birkaç haftada liderliği kaptırdığından Hırvat teknik adamın ikinci yılı başarısız olarak görülüyor. Ancak gerçekçi olmak gerekirse iç saha maçlarını Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nun yanı sıra Başakşehir, Konya ve Ankara'da göçebe gibi oynayan bir takımın şampiyonluğa bu kadar yaklaşması mucizeydi.
Bilic, Şenol Güneş'in şampiyonluklar kazanacak kadrosuna Atiba Hutchinson, Cenk Tosun ve Olcay Şahan gibi kilit parçaları yerleştirmişti.
Beşiktaş bu geçiş dönemini atlatabilmek için güçlü olmalıydı, güçlülerdi de. Kulüp finansal açıdan kötü durumda olsa da, kullanabilecekleri bir şey vardı.
Taraftarlar stadın yıkılışı ile yerinden edilmiş olsa da, İstanbul futbolunda hala önemli bir role sahiptiler. Kulübün taraftar grubu Çarşı, diğer takımların taraftarları ile 2013'teki Gezi Parkı protestolarında yer aldı. O dönemde Çarşı'nın bir üyesi"Biber gazı bizim parfümümüz" demişti Der Spiegel'den Özlem Gezer ve Maximilian Popp'a.
Bu tutkuyu kullanmalıydılar ve Orman'ın yönetiminde tam olarak bunu yaptılar. Kulüp büyümeyi hedeflediğinden artık Şampiyonlar Ligi birincil öncelik.
"Plan belli" diyor Kehale. "Uluslararası bir marka olmak. Bu yüzden Beşiktaş bu yaz Çin'e gidip Schalke ile hazırlık maçı yaptı. Hedefleri Türkiye'nin dışında taraftara sahip olmak. Bu küresel mesajı dünyanın her bir yanına iletebilmek için de Şampiyonlar Ligi oldukça önemli."
Mario Gomez'in Beşiktaş'taki harika performansı hem kulübe yedi sene sonraki ilk şampiyonluğunu kazandırdı, hem de kariyerini canlandırdı
Bunun için sahada etkileyici bir kişi olması da önemli. Güneş, Bilic'in attığı temellerin üzerine inşa edip, Beşiktaş'ı bir sonraki seviyeye taşıdı. Yalnızca kazanan değil, eğlendiren bir takım yarattı.
Takım, Türkiye'nin Fatih Terim sonrası modern oyununu oynuyor: hücum. Güneş; Mario Gomez, Ryan Babel, Ricardo Quaresma, Oğuzhan Özyakup ve Adriano gibi kariyerleri düşüşte olan üst düzey oyuncuları eski haline döndürdü.
"Bu kadar yıldızın olduğu bir grupla çalışmanın zor olacağını düşünebilirsiniz" diye belirtiyor Kehale, "ancak Güneş için zor değil."
2002 Dünya Kupası'nda Türkiye'yi yarı finale çıkaran 65 yaşındaki teknik adam ve ekibi övgüyü hak ediyor. Avrupa'dan bir sene uzak kaldıklarından ötürü taraftarlar bu anlara değer veriyorlar - ve Orman'ın Avrupa'dan uzak kaldıkları o yılı, uzun soluklu değişim sürecini hızlandırmak için kullandığına şükrediyorlar.
"Eğer doğru plana ve o planı uygulayacak doğru insanlara sahipseniz bir kereliğine şampiyon olmak için değil, gelecek için bir şey kurarsınız" diyor Kehale. "Bu Beşiktaş'ın atıp, Fenerbahçe ile Galatasaray'ın atmadığı büyük adım."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder