KARA ELMAS ÇIKARAN AK ALINLILAR
Dün ülke olarak oldukça kötü bir haber aldık. Manisa, Soma'daki maden ocağında çıkan yangından dolayı bir çok madenci madende mahsur kaldı. Bu sabah yas ilan edildi ve an itibari ile ölü sayısı 245 kişi. Dile bile kolay değil, tam 245 can.
Bu 245 can, 245 baba, 245 abi, kardeş demek. Tabi bu "bazı" insanlar için sadece belli sayıları ifade ediyor çünkü bu olanlar onlar için önemli değil çünkü bu kader, bu iş kazası, bunlar oldukça "olağan" durumlar. Ancak benim için bu bir olağan durum değil, bir iş kazası da değil. Bu oldukça açık bir şekilde "kıyıma" davetiye. Neden mi? Çünkü Daha geçen ay Soma'daki maden ocaklarının denetlenmesi önerildi ancak kabul edilmedi. Daha bir ay geçmeden olan ortada.
Şimdi kurtarma çalışmaları yapılıyor ama umutlar tükendi. Bunu bakanlar bile söylüyor. Zaten asıl yapılması gereken önlem almak ama her zaman olduğu gibi yine, iş işten geçtiğinde çare arıyoruz. Yine olaylar olduktan sonra üzülüyoruz ama ne yazık ki bu isimsiz kahramanları yine unutacağız. Evet kahraman diyorum çünkü o insanlar bizim için çalışıyor. Çıkardıkları kömür bizi ısıtıyor, çıkardıkları kömür yakılarak enerjiye dönüştürülüyor. Onlar ailelerine helal yedirebilmek için yerin metrelerce hatta kilometrelerce aşağısına inen yüzü kömürden kararmış ama alnı ak insanlar. Günün sonunda üstleri kirlense de, kömür içinde kalsalarda, çizmeleri kirlense de onlar evlerine götürdüğü ekmeği içleri rahat yiyor. Onlar o ekmeği yerken boğazlarından rahatlıkla geçiyor. Üstleri kirlense de kalpleri temiz insanlar onlar. Tıpkı "Sedyeyi kirletmesin, çizmemi çıkarayım" diyen adam gibi. O adam orada can derdinde olması gerekirken sedyenin durumunu düşünüyor. Tabi onu bu sedyeden daha değersiz düşündüren zihniyeti de yargılamak lazım. Her neyse... Bu adamlar aileleri için hayatlarını riske ediyorlar ve ne yazık ki dün o risk gerçekleşti. Belki de bu sayı daha da artacak. Bunun nedeni kader değil, zamanlarının gelmesi değil, bir iş kazası da değil. Bunun nedeni İHMAL.
Ülkede az para alıp işine kendisini böylesine adayıp ne yazık ki başkalarının yüzünden de olsa hayatını kaybedenler varken bir de adeta hiç bir şey yapmayıp, keyfine göre işine giden ama milyarları cebine indirenler de var. İpucu: bu insanların hayatını korumakla yükümlü olan bazı insanlar. Ve bu bazı insanlar, sırf takım elbiseleri kirlenmesin diye uzaktan bakarken diğerleri oğlunu okutabilmek, kredi borcunu ödeyebilmek, ailesine bakabilmek için yerin dibine iniyor.Orada ölebileceğini bilse de sorumluluğunu yerine getirebilmek için oraya iniyor. İşte burada durup düşünmek lazım. Kimler hak ettiği parayı alıyor? Kimler aldığının birazını bile hak etmiyor? Kimler bundan sorumlu? Ölenlerin çocuklarına, eşine, ailesine kim yardım edecek? Ölenlerin yakınlarına bağıran birisi mi? Onlara saldıran birisi mi? Yoksa onları umursamayan "temiz" gömlekliler mi? Kim bu ülkenin yüz karası?
Yüz karası değil, kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder